Hazırlayan: Mehmet Aktekin/06.04.2020
Toplumda gerçek vaka sayısı bilinmeyen, belirtisiz geçen pek çok enfeksiyon vakasının olduğu, belirtisi olanların ne kadarına test yapılıp, ya da yapılmadan tanı konduğunu bilmediğimiz bir ortamda hastalığın geleceği ile ilgili yorumlar yapmaya çalışıyoruz. Bugüne kadar salgının gelişimi incelenirken hep ilk vaka ölçü alındı, dünyanın her yerinde. Oysa Çin’de ilk vakanın Kasım, Türkiye’de Ocak ayında olduğuna dair bir sürü rivayet var. Kaldı ki Türkiye’de ilk vakanın 10 Mart’ta olmadığı zaten anlaşıldı. Buna karşın bir de İtalya örneği var. İtalya’da ilk vaka 31 Ocak’ta görüldü, ancak 21 Şubat’a kadar sadece 3 vaka var. Arada 22 gün var. O halde salgının geleceğine ilişkin kestirimler yaparken, zaten şüpheli olan (bu salgına özel) ilk vaka tarihini kullanmak ne kadar doğru? Değişik bir şey yapmak istedim. Geleceği tahmin etmek için başlangıcı kesin olarak saptanamayan ilk vaka tarihini değil de vakaların gözle görülür sayıya ulaştığı bir tarih aldım. Bunun için de elli rakamını kriter kabul ettim. Çin için en erken, 22 şubat’ta 270 rakamına ulaşabildiğim için, Çin’in 50 vaka tarihini 20 Şubat varsaydım.
Bu analiz ülkeler birbirinden farklı olsalar, farklı önlemler alsalar da genel olarak salgın sürecinin benzer bir seyir izleyeceği varsayımına dayanmaktadır. Kanımca baştan önlem almayan ülkeler daha sonra katı, baştan bazı önlemleri alan ülkeler sonradan daha az katı önlemler alarak, birbirine benzer bir konuma gelmiştir.
Buna göre Çin yeni vaka anlamında 22 günde pik noktasına gelmiştir. Gerçi Çin’in piki vaka tanımında değişiklik nedeniyle aniden sıçrama yapmış ve normal eğriden sapmıştır. Ancak salgın sürecini tamamlayan tek ülke olduğu için çaresiz, onun verilerini referans alacağız. Çin pik yaptıktan 28 gün, 50’li rakamları bulduktan 50 gün sonra vakalarını sıfırladı.
İtalya 22 Şubat’ta 58 vakaya ulaştı. 29 ve 34 gün sonra ikinci tepe daha alçak olmak üzere çift tepe formasyonu yaptı, İspanya ve Almanya’da da bu çift tepe formasyonu gözlendi. İtalya 29 gün sonra 1. tepeyi, 34 gün sonra 2. tepeyi yaptı ve inişe geçti. İkinci tepe 26 Mart’ta gerçekleşti. Şayet 3. Bir tepe oluşturma gibi bir davranışa girmez ise (zor görünüyor) ve Çin deneyimi burada çalışırsa, 20 gün sonra yani Nisan sonuna doğru vakalarını yok denecek kadar azaltması, yani salgını söndürmesi gerekli. İtalya’nın süreci bu analizin de işe yarayıp yaramadığını söyleyecek bize.
İspanya 4 Mart’ta 54 vakaya ulaştı. 21 gün sonra ilk tepeyi 27 gün sonra 1 Nisan’da ikinci tepeyi yaptı. Çin’i izlerse Mayıs ayının ilk haftalarında salgını söndürmesi gerekli.
Almanya 4 Mart’ta 59 vakaya ulaştı. 23 gün sonra ilk tepeyi, 29 gün sonra 2 Nisan’da ikinci tepeyi yaptı. Aynı yaklaşımla Mayıs’ın ilk haftalarında salgının durması lazım.
İran’da 26 Şubat’ta 44 vaka vardı. Tipik bir çift tepe yapmadan 30 Mart’ta yani 33 gün sonra tepe noktasına ulaştı. Çin’e benzerse Nisan sonlarında salgın biter.
Tepeye ulaşma süreci 15-16 gün gibi daha hızlı olan İsviçre ve Avusturya gibi ülkeler var. Ancak nüfusları düşük olduğundan kontrol önlemleriyle salgının dinamikleri daha kolay değişeceğinden şimdilik sadece bilgi olarak buraya koyalım. Bunun dışında Çin’in dinamiğini belirleyen Wuhan, İtalya, ispanya, Almanya , İran ve Türkiye benzer nüfus büyüklüğü gösteren ülkeler.
Özetlersek 50’li vakalara ulaştıktan sonra ülkeler 27-33 gün sonra tepe noktalarına (peak) ulaşıyorlar (ikinci tepe esas alınınca). İlk tepe 21-29 gün sonra oluşuyor.
Türkiye 17 Mart’ta 51 vakaya ulaştı. Şu an 50 vakadan sonra 19. Günde. Bu durumda 8 ile 14 gün sonra salgında pik noktaya ulaşma olasılığı var. Şayet iki tepe yapma gibi bir grafik çizecekse 2 ile 9 gün içinde ilk tepesini yapması lazım. Biz yine de ilk tepeyi falan karıştırmayalım. Yani bir ile iki hafta sonra salgının pik yapması (12-19 Nisan ) ve yine Çin’i takip ederse 19 Mayıs civarında salgını söndürmesi beklenir.
Bu analizin güçlü yanı, genel olarak ülkelerin birbiriyle uyumlu eğriler çizmesidir. Zayıf yanları ise ülkelerin eğilimlerini oluşturan verilerin ne derece gerçeği yansıttığının, belirti veren insanların ne kadarına tanı konduğunun, ülke içindeki odaklaşmaların dinamiğinin (örneğin İstanbul) ne olduğunun tam bilinmemesidir.
Bu arada Doçent Dr. Özgür Sevinç’in yaptığı analizlerde Türkiye şu ana kadar Çin ile uyumlu bir grafik çizmektedir.
Şunu unutmayalım, bu öngörü, verilerin benzerliğine dayanan bir tahmindir, beklenmeyen olaylar, önlemlerde zayıflamalar, ya da İtalya, İspanya, İran ve Almanya gibi ülkelerin yeniden tırmanmaya geçmesi gidişatı değiştirebilir (Böylece kendimi de biraz sağlama alayım). Ancak bir görüş olarak yararlı olacağı kanısındayım.