Hazırlayan: Mehmet Aktekin
Bugün sokağa çıkma yasağı öncesi son gün. Biraz değişik bir yazı olacak. Spekülasyon yapacağım. Çünkü bazı konularda veri ya da kanıt olmadan konuşacağım. Belki yaptığım çok doğru değil ama çarem yok. Açıklama getirilmesi gereken noktalar var ama veri yok.
Türkiye’nin son verilerinin beklentimin biraz dışına çıktığından bahsetmiştim. Bunu farklı nedenlere bağlamıştık. Aslında 20 yaş öncesine sokağa çıkma yasağının olumlu etkisi, hafta sonu sokağa çıkma yasağının olumlu etkisi, Cuma gecesi yaşanan kargaşanın olumsuz etkisi, sokağa çıkma yasağı sonrası halkın kendini sokağa atmasının olumsuz etkisi, sosyal mesafeye uyulmayan durumların olumsuz etkisi, hepsi biraz birbirine karıştı. Bu parametler üzerinden sağlıklı bir yorum yapmak pek mümkün değil. Söylenecek tek şey sadece “olabilir”.
Biraz da tesadüfen Türkiye ve ABD eğrilerinin birebir olmasa da birbirine benzediğini fark ettim (1. Şekil). Şekildeki kesikli bordo kılavuz çizgi kopyala yapıştırdır, yani birebir aynıdır. Hemen belirteyim ABD bizden biraz önde gidiyor. O zaman ABD’de salgının gelişimini inceledim. Başlangıçta ABD’de vakaların çoğu New York’da idi. Aynı bizde İstanbul’da olduğu gibi. Ancak daha sonra salgın ABD’de pek çok eyalete yayıldı. Bir çoğunda ürkütücü rakamlar hala yok ama bugün ABD’deki vaka sayısının (820 bin) ancak % 30’u New York’da (256 bin).
O zaman New York’un yeni vaka sayısı açısından şu andaki durumunu merak ettim. Beklediğimi gördüm. New York’da salgın çoktan sönme sürecindeydi (2. Şekil) ancak diğer eyaletlerin küçük rakamlarının toplam etkisiyle ABD’de salgın henüz aşağı dönüşünü tam beceremedi ve yatay pozisyonunu sürdürüyordu. Aynı bizde olduğu gibi. O zaman acaba Türkiye’de de ABD benzeri bir gelişim var mı diye düşündüm. Bizde maalesef veri yok ancak pek çok şey ABD’ye benziyordu. Acaba bizde de İstanbul artık inişe geçmiş, ancak tüm yurda yayılmış vakaların daha sonradan çoğalmasıyla Türkiye’nin eğrisini etkilemiş olabilir miydi?
Öteden beri Türkiye’de salgının 2 ayrı boyutta incelenmesini savundum. İstanbul salgını ve diğerleri. Bugün geldiğimiz noktada bunu belki 3 farklı boyuta çekmeliyiz. İlki İstanbul, İkincisi İzmir, Ankara, Bursa, Kocaeli ve benzeri vaka sayısının fazla olduğu birkaç il daha, üçüncüsü de diğerleri. Bu üç grupta da vaka artışı birbiriyle eş zamanlı değil, araya biraz zaman koyarak gelişiyor gibi. Önce İstanbul başladı, sonra o sönerken diğerleri daha az ivmeyle olsa da artıyor gibi. İşte burada spekülasyon yapıyoruz. Çünkü analiz edemediğimiz karanlık bir haritadan başka elimizde veri yok. Verilerin bize ulaşmamasının makul nedenleri olabilir, bunu eleştiri anlamında söylemiyorum ama sonuçta verimiz yok.
O zaman sezgisel olarak Türkiye’de çift salgınlı bir grafik simülasyonu yaptım (3. Şekil). İstanbul ve diğerleri ya da diğer büyük şehirlerin kendi özgün grafikleri ve bunların etkisinde Türkiye genel grafiği. Sanırım bugün yaşadığımız Türkiye’nin hızla düşmek yerine zirvede biraz oyalanmasının nedeni bu. İstanbul sönerken Türkiye’nin diğer kentleri ona benzer bir grafik çiziyor, ancak bu zaman olarak geriden geldiğinden zirveye yeni ulaştı. İstanbul’da azalan vaka sayılarına, İstanbul dışında görülen vaka sayıları ekleniyor. Bu da Türkiye rakamlarının zirve bölgesinde bir süre oyalanmasına yol açıyor. Şayet bilme olanağımız olsaydı, Türkiye’deki yeni vaka sayıları toplamının artık İstanbul’un üzerinde olduğunu görmemiz sürpriz olmazdı.
Peki ne olacak. Önlemlere dikkat ettiğimiz, sulandırmadığımız taktirde (hala pek çok yerde bu gerçekleşmese de) ne olacağını bize gösteren ülkeler var. Bunları örnek alırsak kısa bir süre sonra onlar gibi olabiliriz. İşte örnekler Avusturya , İsviçre, Almanya, Avustralya. Bu ülkeler bize moral vermeli motive etmeli (diğer şekiller).
Lütfen evde kalalım. Çevremizi buna zorlayalım. Elimizde bir şans var, bunu heba etmeyelim.