Hazırlayanlar: Anıl Başpınar, Neslihan Yukarıkır, Şevkat Bahar-Özvarış

Mülteci ve göçmenlerin çoğu şehirlerde, kasabalarda, endüstriyel ve kentsel alanlarda bireysel ve ortak yaşam alanlarında ev sahibi toplum ile birlikte yaşamaktadır. Bu sebeple Coronavirüs Hastalığı’na (COVID-19) ait tehditler açısından yerleştikleri bölgelerde yaşayan yerel nüfusa benzer özellik göstermektedirler. Buna ek olarak göç koşulları, yeni yerleşim yerine alışma süreci ve bu bölgelerdeki yaşam şartları mülteci ve göçmenlerin güvenliğini tehlikeye atabilmektedir. Bu bireylerin sosyal hizmetlere ve sağlık politikalarına entegre edilmemiş olması da COVID-19 ile mücadelenin bu bireyleri kapsamasının önüne geçmektedir. COVID-19 ile mücadelede gerekli bilgiye, tespit çalışmalarına, test imkanına, diğer takip ve bakım hizmetlerine erişemeyen bu gruplar, artmış salgın riski ile karşı karşıyadırlar. Mülteci ve göçmenlerin COVID-19 salgınlarına verilecek yanıtların bir parçası olarak görülmesi ve bu amaçla yapılacak düzenlemelerin küresel mücadele hedeflerine, insan haklarına ve uluslararası standartlara uygun olması gerekmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından bu konuya yönelik gözetilmesi gereken temel ilkeler ve bu konudaki öneriler yayınlanmıştır. Aşağıda DSÖ’nün bu belgesindeki ilkeler ve bilgiler özetlenmiştir:

Rehber ilkeler

  • Ulaşılabilir en yüksek sağlık standardından yararlanma hakkı: Devletler ayrım gözetmeksizin, topraklarındaki tüm insanlar için sağlık hakkını korumak ve geliştirmekle yükümlüdürler. Bu durum mülteci ve göçmenlerin korunma, test, teşhis, bakım, tedavi, sevk gibi hizmetlere erişimi anlamına da gelmektedir.
  • Sağlık hizmetlerine erişim hakkı ve ayrımcılıktan korunma: Mülteci ve göçmenler için ayrım gözetmeyen, çocuk ve cinsiyete duyarlı kapsamlı yasalar ile ulusal politika ve uygulamalar yoluyla kullanılmalıdır. COVID-19 enfeksiyonu olanlar da dahil olmak üzere, mülteci ve göçmenlerin yaşadığı sağlık koşulları, keyfi kısıtlamalar, damgalama, gözaltı, sınır dışı etme ve diğer ayrımcı uygulama biçimleri için bir bahane olarak kullanılmamalıdır.
  • Mülteci ve göçmenler için insan odaklı, kapsayıcı, çocuğa ve toplumsal cinsiyete duyarlı sağlık sistemleri: Sağlık sistemleri, tüm toplulukların erişebildiği dilde, kültüre, toplumsal cinsiyete ve yaşa duyarlı COVID-19 hizmetleri sunacak şekilde düzenlenmelidir. Mülteciler ve göçmenler özellikle halk sağlığı tehditlerine karşı savunmasızdır ve bazıları özel hizmet hükümlerine ihtiyaç duyabilir.
  • İşyerinde eşit muamele: Mülteci ve göçmen işçilere adil çalışma koşulları sağlanması ve işyerinde temel hakların desteklenmesi kritik önem taşımaktadır. İşverenler çalışanları izin, ücret düzenlemeleri gibi konularda mağdur etmemeli, bunun için farklı seçenekleri araştırmalıdır.
  • “Bütün ülke” ve “Bütün toplum” yaklaşımı ve ortaklığı: Mülteciler ve göçmenler ile yerel halkta COVID-19 salgınlarına hazırlık, önleme ve kontrol programları daha geniş devlet politikaları ile ulusal ve yerel olarak; sağlık, sanitasyon, şehir planlaması, işçi örgütleri, sendikalar gibi diğer sektörlerle koordine edilmelidir. Birleşmiş Milletler, sivil toplum örgütleri ve özel sektörün de dahil olduğu diğer paydaşlar arasında ortaklık ve işbirliği, COVID-19 pandemisine etkili yanıtlar sağlamak için kritik öneme sahiptir.
  • Mülteci ve göçmenlerin katılımı ve sosyal olarak dahil edilme (sosyal içerme): Mülteciler ve göçmenler, ulusal ve yerel seviyede COVID-19’a hazırlık ve müdahale planlarına, karar alma süreçlerine dahil edilmelidir.

Öneriler

Koordinasyon ve planlamaya yönelik
  • Mülteci ve göçmenlere sağlık hizmeti sunulabilmesi için acil durum hazırlık ve müdahale planları, kapasite, yasal gereklilikler gözden geçirilmelidir.
  • Bu gruplar için kullanıma uygun sağlık ve izolasyon tesisleri belirlenmelidir. Bu tesislere yönelik hazırlıklar ve kontroller yapılmalıdır.
  • Bu grupların geçici ve kalıcı barınma bölgelerinde temel hizmetlerin sürekliliği sağlanmalı ve sağlığın belirleyici parametrelerine yönelik hizmetlerin kapasiteleri arttırılmalıdır.
  • Mülteci ve göçmenler aşamalı olarak mevcut yerel ve ulusal sağlık yapılarına dahil edilmelidir. Toplumun tüm kesimlerini koruma altına alabilmek için ideal olan evrensel sağlık güvencesi sağlanmasına yönelik adımlar atılmalıdır.
  • Halk sağlığı krizlerine yönelik farklı koşullar altında olan bu gruplar için etkili risk yönetimi sağlanması gerekmektedir. Bu amaçla ulusal yönetimler ve yerel yönetimler arasında işbirliği sağlanmalıdır.
  • Sektörler arası ve kurumlar arası koordinasyonun güçlendirilmesi sağlanmalıdır. Mülteci/göçmen toplulukları ile yerel yönetimler, halk sağlığı birimleri, birinci basamak birimler arasındaki iletişim güçlendirilmelidir.
  • Bu grupların sağlığı konusunda uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi sağlanmalıdır.
İzlem, vaka soruşturması ve yönetimi, enfeksiyon kontrolü
  • Mülteci ve göçmenler de dahil olmak üzere tüm toplumda COVID-19 yayılmasını azaltmak için etkili halk sağlığı önlemleri ve müdahaleleri gerekmektedir.  Hayat kurtarıcı hızlı yanıtlar ile birlikte; kalkınma odaklı, sistematik, daha uzun döneme yayılmış planlamalar yapmak gereklidir.
  • Bu gruplar var olan sağlık bilgi sistemlerine entegre edilmelidir. Epidemiyolojik bilgiler toplanmalı, risk değerlendirmeleri yapılarak hazırlık ve müdahale önlemleri yönlendirilmelidir.
  • Bu topluluklarda çıkacak olan salgınlara uygun şekilde tarama, temaslı takibi yapılarak gerekli şekilde yanıt verilmelidir.
  • Sağlık tesisleri artan talebe, temel hizmetlerin sürdürülmesinin sağlanmasına; mülteci ve göçmenlere yönelik bakım ve yönlendirmelerin sürekliliğinin sağlanmasına hazırlanmalıdır.
  • Mülteci ve göçmenlere hizmet eden sağlık çalışanları da dahil olmak üzere COVID-19 enfeksiyonuna maruz kalan sağlık çalışanlarını izlemek için planlar geliştirilmeli ve uygulanmalıdır.
  • Kentlerde ve yerleşim yerlerinde resmi olmayan ortak alanlarda toplumsal temizliğin güçlendirilmesi sağlanmalıdır.
Giriş taraması ve karantina önlemleri noktaları
  • COVID-19 sürecinde salgının yayılımını azaltmak amacıyla seyahat kısıtlamaları ihtiyacı doğmuştur. Bu kısıtlamalar süresince mülteci ve göçmenlerin ayrımcılıktan korunmasının sağlanması ve uluslararası haklarının korunması için önlemler alınmalıdır.
  • Laboratuvar onaylı COVID-19 olan hastaların temaslıları son maruz kalım tarihinden itibaren 14 gün boyunca karantinaya alınmalıdır. Karantina veya izolasyon mümkün değilse diğer bireylerle temas ve ev dışı hareketler kısıtlanmalıdır. Bu süreçte mülteciler ve göçmenler de dahil olmak üzere karantina altındaki bireylerin temel ve psikososyal ihtiyaçları karşılanmalıdır.
  • Göçmenlik büroları ve hudut personeli için temel halk sağlığı hizmetleri sağlanmalı, acil durum planları hazırlanmalıdır. 
Risk iletişimi ve topluluk katılımı
  • Mülteci ve göçmenlere yönelik ortaya çıkabilecek yabancı düşmanlığını önlemeye yönelik politikalar desteklenmelidir. Topluma doğru bilginin sağlanması, korku ve yanlış algıların önüne geçilmesi hedeflenmelidir. Bu durumun sebep olabileceği problemlere yönelik analiz ve planlamalar yapılmalıdır.
  • Bu gruplara COVID-19 bakımı için mevcut sağlık kurumları hakkında etkili bilgilendirme yapılmalıdır.
  • Mülteci ve göçmenler üzerinde etki sahibi olan, bu gruplar ile iyi iletişime sahip topluluklar ve kuruluşlar ile birlikte çalışılmalıdır.
İş sağlığı ve güvenliği tedbirleri
  • Mülteci ve göçmen işçilerin işyerlerindeki iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri geliştirilmeli, tüm çalışanların bu tedbirlere erişiminin eşit olması sağlanmalıdır.
  • Bu gruptaki çalışanlar için geçici çalışma süreleri ve oturma vizeleri gibi yasal prosedürlerin yenilenme yükünün azaltması sağlanmalıdır.
  • Tüm nüfus için sosyal koruma sistemleri güçlendirilmelidir. COVID-19 sebebiyle geçim kaynaklarını kaybeden ailelerin ve bireylerin mağduriyetinin önüne geçilmelidir.
  • Tüm çalışanlar için su, sanitasyon, el yıkama gibi hizmetler sağlanmalıdır.

Kaynak: WHO.Preparedness, prevention and control of coronavirus disease (COVID-19) for refugees and migrants in non-camp settings. Interim guidance 17 April 2020

Paylaş