Merhaba Değerli Okurlarımız,
Bu haftaki konuğumuz Adana İl Sağlık Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Birimi’nde görev yapan Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Saliha Çelik. Kendisi 2019 yılında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki Halk Sağlığı Uzmanlık eğitimini tamamlamış. Meslektaşımıza zaman ayırdığı için teşekkür ederiz.
Adana uzman olarak ilk görev yeriniz mi? Bulaşıcı Hastalıklar Birimi’nde pandemiden önce neler yapmaktaydınız?
Lisans eğitimimi ve uzmanlık eğitimimi Çukurova Üniversitesi’nde aldım. Uzman olarak ilk görev yerim de Adana oldu. Adana’da pandemi öncesi görev yerim Halk Sağlığı Başkanlığı Bulaşıcı Hastalıklar Birimi değildi. Merkez bir ilçede Sağlıklı Hayat Merkezi sorumlu hekimi olarak görev yapmaktaydım. Pandemi döneminde Bulaşıcı Hastalıklar Birimi’ne görevlendirildim.
Pandemiye hazırlık için vaka görülmeden önce neler yaptınız?
Sağlık Bakanlığı COVID-19 rehberinin önerileri doğrultusunda Ocaktan itibaren eğitim faaliyetleri başladı. Aile hekimlerine, Geri Gönderme Birimlerine, İlçe Sağlık Müdürlükleri ve TSM’lere yönelik COVID eğitimleri yapıldı. Güncellenen COVID rehberleri sürekli saha ile paylaşıldı. Afiş ve broşürler basılıp Adana geneli tüm kurum ve kuruluşlara gönderildi. COVID şüpheli hastayla karşılaşma durumlarında sağlık personellerinin alması gereken önlemlerle birlikte şüpheli hastaya yaklaşım konusunda da yapılması gerekenlerle ilgili sağlık personellerine eğitimler verildi. Salgının seyrine göre de gerekebilecek malzeme temini ve personel planlamaları yapıldı. Sınır dışından giriş yapan herkes 14 günlük ev izolasyonuna alınıp günlük semptom takibi yapıldı. Yurtdışı seyahat öyküsü olup şüpheli semptomu olanlardan numune alınıp takipleri yapıldı.
İlk vakaya nasıl yanıt verdiniz? Sonrasında bugüne kadar süreçte neler yaşadınız en çok aklınızda neler kaldı? İliniz özel uygulamalar yapıldı mı?
İlk vakamız 13 Mart’ta görüldü. Vakamız aslında komşu bir ilde yaşayan Adana’ya anjio için gelip hastaneye başvuran bir hastaydı. Hastada öksürük şikâyeti olması ve umreden dönüş öyküsü olması üzerine numune alındı. Numunesinin pozitif çıkması üzerine filyasyon çalışmaları başladı. Vakanın uçak temaslıları ve Arabistan kafilesindeki herkese ulaşıldı, ev izolasyonuna alınıp 14 günlük semptom takipleri yapıldı. Vakanın geldiği ilin Sağlık Müdürlüğü’ne haber verilip, oradaki yakınlarının filyasyonlarının yapılması sağlandı. Adana’daki yakınlarının filyasyonları tarafımızca yapıldı ve numuneleri alındı. Vaka ile temas eden tüm sağlık çalışanlarından numune alındı, 14 günlük semptom takibi yapıldı.
Sürecin başında filyasyon ekipleri kuruldu vaka sayıları arttıkça filyasyon ekip sayıları artırıldı. Bu ekipler pozitif vakayla anında iletişime geçip, vakanın bulaş kaynağını, seyahat öyküsünü, temas ettiği kişileri, iş yeri bilgilerini ve iş yeri temaslılarını sorguladılar. Vakaya ait bilgilere göre hareket edildi. Bu durum çok da kolay bir süreç olmadı aslında; mesela seyahat öyküsü varsa uçak ya da otobüs temaslılarına ulaşmak, toplu bir organizasyona katıldıysa oradaki kişilere ulaşmak ya da fabrikalar gibi toplu işyerlerinde çalışan biri pozitifse oradaki temaslılarına ulaşmak aslında çok zor bir iş. Her pozitif vakanın öyküsüne hâkim olmak zorundasınız. Temaslı listesine ekleyeceğiniz ve izolasyona alacağınız her birey bulaş zincirini kesmek için çok önemli.
Mayıs ayında vaka sayılarımızın düşmesiyle birlikte Adana’da mobil tarama ekipleri kurduk ve ekiplerimiz her pozitif çıkan vakanın evine ve iş yerine giderek temaslılarından numune aldılar. Asemptomatik vakaları bu sayede hızlıca tespit edip hastanede izole etme şansımız oldu. Aslında pasif filyasyondan aktif filyasyona geçtik diyebilirim.
‘Normalleşme’ sürecine girdik. Adana’da halkın ve kurumların uyumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Normalleşme süreci vaka sayılarının azalmasıyla beraber geldi. Aslında süreç adım adım normale dönüşü içeriyordu ama halka yansıması çok hızlı oldu. Vakaların bilgi notlarını okudukça filyasyon için emek sarf den tüm sağlık çalışanları gibi ben de sinirleniyorum. Tüm uyarılara rağmen maskesiz dolaşanlar, sosyal izolasyona dikkat etmeyenler, cenaze, taziye evi, doğum günü, nişan gibi toplu organizasyonlarda bir araya gelenler var maalesef. Zaten bunun yansımalarını da vaka sayılarının artmasıyla gördük. Kurumlarda da vaka sayılarımızda artış görüldü. Neyse ki yoğun bakımda yatan ve entübe hasta sayısı ile vaka sayısındaki artış paralellik göstermiyor. Ama yine de tedbiri elden bırakmamak lazım.
Askerlik öncesi taramalar, bazı özel grupların taraması devam ederken TÜİK Taramaları başladı. Nasıl hazırlandınız? Ekipleri ve organizasyonu nasıl oluşturdunuz ve sahada neler yaşandı? Hazırlık sürecinde ve sonrasında saha çalışması sırasında en çok zorlanılan konular neler oldu?
TÜİK taramasında organizasyon ilçe bazlı yapıldı. Her ilçenin TÜİK tarafından belirlenen hane sayısına ve her ekibin günlük tarayabileceği ev sayısına göre görevlendirmeler yapıldı. Araç ve ekipman desteği sağlandı. Görevlendirilen personellere eğitim verildi. Günlük planlamalar İlçe Sağlık Müdürlüklerince yapıldı.
Taramalarla birlikte iş yükümüz ciddi anlamda arttı. Çünkü hâlihazırda devam eden azımsanmayacak sayıda pozitif vakalarımız var. Filyasyon ekipleri her gün sahadalar ve aktif çalışıyorlar. İnsan gücünün fazlaca devrede olduğu bir görev. Tüm bu işleri organize etmek, her gün yeni bir gündemle güne başlamak ve o gündemi kavramak, sahanın da bu gündemi kavrayıp uygulamasını sağlamak, sahaya gerekli ekipman ve personel desteği sunmak, personellerin işe adaptasyonun sağlamak gerçekten çok zordu. Tabi ki saha ekiplerinin yaşadığı zorluklar bambaşka. Adana Haziran ayında sıcak bir iklime sahip. Tulumun içinde kalmak, gözlük, maske kullanmak ve o halde hane halkını ikna etmek ekipleri çok zorladı diyebilirim. Tüm bu zorluklara rağmen sağlık çalışanlarının bu hızlı süreç geçişlerine adaptasyonlarını ve görev bilinci içinde hareket etmelerini takdir etmek gerekir.
Bir Halk Sağlığı uzmanı olarak pandemi süreci size neler öğretti bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Pandemi sürecinde bulaşıcı hastalıklara görevlendirilmemin bir şans olduğunu düşünüyorum. Uzmanlık eğitimim sırasında teorik olarak öğrendiğim birçok şeyi uygulama fırsatı bulabildim. Pandemi sürecinde merkezde olmak, halk sağlığı uzmanı olarak salgın yönetimine katkı sağlamak mesleki tatminimi artırdı.
Pandemi süreci sürekli değişkenlik gösteren bir süreçti. Önceden tecrübe edilmiş ve süreçleri tanımlanmış bir durumla karşı karşıya olmadığımız için süreç içerisinde taktiklerimiz değişimlere ve gelişmelere gebeydi. Bu değişimler için hızlı kararlar almak, bu kararları sahada uygulamak, sahadan gelen geribildirimlere göre geliştirmeler yapmak tecrübesini de edinebildim. Aslında pandemi süreci sona erdikten sonrasında pandeminin bana kattıklarına daha uzaktan bakıp değerlendirebileceğimi düşünüyorum. İnsanoğlu mesleğinde ve kariyerinde yaşadıklarının kümülatif birikimi olarak hayatına devam ediyor. Bu pandemi süreci de benim hayat denklemimde önemli bir değişken olarak yerini aldı.
Son olarak gelecekte ülkemiz ve dünya için nasıl bir resim var zihninizde? Pandemi neler getirip neler götürecektir?
Son yıllarda dünyada ve ülkemizde bulaşıcı olmayan hastalıklar halk sağlığı konularının başında geliyordu. Aşıyla birlikte çoğu bulaşıcı hastalığın önüne geçilmişti. COVID-19 salgınıyla birlikte bulaşıcı hastalıklar gündeme tekrar oturdu. Günlük rutinde uğraştığımız birçok şey rafa kalktı ve dünya olarak pandemiye odaklandık. Karantina, izolasyon, filyasyon kelimeleri cümlelerimize girdi. Ülkeler arası ulaşım imkânlarının artmasıyla birlikte dünyanın öbür ucunda olan bir salgının ülkemize çok kısa sürede geldiğini ve bizi nasıl etkilediğini gördük. İnsanların kendi sağlıkları üzerindeki kontrollerini artırmalarının çevresindekileri ne kadar etkilediğini gördük. Hepimizin beden sağlığı kişisel sorumluluğumuz olmasına rağmen bu süreç bize gösterdi ki bireysel sağlığımız aslında toplumsal sağlımız anlamına da gelmekte. Gelecekte de benzer salgınların olabileceği varsayılıyor maalesef. Sağlık yönetimi de kabuk değiştirecek. Halk Sağlığı Uzmanları’nın bu süreçte etkin rol alıp değişimin temelinde olmaları, aldıkları eğitimler ve bilgi birikimleri doğrultusunda koruyucu sağlık hizmetlerine katkı sunmalarının toplum açısından çok faydalı olacağını düşünüyorum.
Ayrıca bu süreç tüm dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de gösterdi ki sağlık çalışanları toplumların bugünü ve geleceği için olmazsa olmaz bir konumda. Hekim kimliğimin dışında bir vatandaş olarak bu konumun hakkını veren tüm sağlık çalışanlarına de yürekten teşekkür ediyorum.
Röportaj: Ayşe Gülsen TEKER